ben herşeyi bilirim. böceklerin duvarda nasıl yürüdüğünü ve gezegenleri.
ölüm allah'ın emri, ölmeden önce yapmnak istediğim, görmek istediğim o kadar çok şey var ki. bunların başında sevdiğim herşeyi ve herkesi terkedip uzaklara bir yerlere gitmek var. ama ondan önce bir dostumun satırlarına yer vermek isterim.
"merdivende aceleci ayak seslerini dinlerken trabzanlarda kayan ellerini görmek için aşağı bakmak." (aslında bu benim o kadar sevdiğim birşeydir ki. yeniden farkına vardım)
evet bunu yapmak istiyorum. aslında özlüyorum. çat kapı birileri gelsin. bir fikrim var: mesela sen gel. ben de bakayım işte öyle trabzanlardan kayan ellere. ama evden içeri giremezsin. o kanatların çok büyük, girmez içeri. (ama uçar gelirdin balkondan sen de) hem derler ki resim olan eve melek girmezmiş. belki de ondan gelemiyorsun. bu yüzden bas bas bağırdım geçen gün herkese "yırtın tüm posterlerinizi" diye.
söz sen evdeyken hikaye filan da yazmayacağım. hikayenin kendisi evdeyken bu çok saçma olurdu. ama düşünsene bi, evdesin. karşımdasın. gülümsüyorsun. dar tişörtlerimden birisini vermişim sana. pembe bir tane var. aslına bakarsan gardırobumun en iddalı parçası. sana çok yakışırdı tişörtüm. ciddi söylüyorum. bir de eşofman altı. adidas yazdığına bakma. pazardan aldım. ama çok kaliteli.
belki scrabble oynardık. ben "ölüm" yazardım. sen onu "ölümsüz" yaparak çarpı iki ve ü harfinin 3 katı ile muhteşem bir kombo yapıp ben yendim havalarında gezerken ben "ölümsüz"ü "bölümsüz" yaparak hevesini kursağında bırakır, haneme altın değerinde puanlar eklerdim.
görmüyor musun? sen yokken seninle oyun bile oynuyorum. 316'ya 304 yeniyorum. yine de başa baş sayılır, iyi iş çıkartıyorsun.
bizim eve gelsen ve bir sigara içsek. birer sigara değil ama, bir sigara. ikimiz bir sigarayı içsek sonuna kadar. türk kahvesi yapsan. gelinlik kahvelerin olsa. sonra sana odamda asılı olan haritayı göstersem. bir ada'nın haritası. ıssız bir ada.
"işte gideceğim ıssız ada burası" desem.
sen de "iyi ama bu britanya adası" desen.
ben de önceden hazırlamış olduğum lafı koysam hemen
"ama sensiz orası bile ıssız" desem. belki arabesk olurdu ama konsepti anlardın eminim. sen akıllı bir kızsın.
duvarda bir böcek görsek. ben sana bunu nasıl yapabildiklerini anlatsam. sana gezegenleri anlatsam sonra.
en sonunda birden bire, durup dururken, belki de öylesine "ben de gelcem" desen. tuhaf tuhaf gülümsesem. bir sigara yaksam ve ıssız ıssız sadece ben içsem. biliyor musun? birgün gerçekten gidecek olursam, ve hikaye bu ya azrail çıksa gelse kolpacı otelime. "steel and nobles" isminde han gibi biryerde kalıyor olsam. dese ki:
"15 dakikan var. ne yapmak istersin."
son hızla otelden çıkarım. koşarak bir seyahat ofisine giderim de "hemen izmir'e bir bilet. hangi hava yolu olursa olsun. dilerseniz mancınıkla fırlatın." derim. büyük ihtimalle 15 dakika çoktan geçmiş olur ve ölürüm. ama en azından denemiş olurum. seni son kez görebilmek için. en yağmurdan en sıcağa.
evet aynen bunu yaparım. dakika düşünmem. ama bazen düşünüyorum. uykulu uykulu gözlerini ovuştururken seni görmek için neler vermezdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder